4 Ocak 2024 tarihinde bu web sitesinde FAA (ABD Federal Havacılık İdaresi) ile EASA (Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı) arasındaki iki önemli global otoriteyi inceleyen bir yazı yayınlamıştık. Şimdi aynı konu bağlamında, ABD FAA’nın ve Avrupa Havacılık Güvenliği Ajansı Başkanı Luc Tytgat’ın Almanya’nın Köln kentinde Reuters’a verdiği bir röportajı analiz edeceğiz. 24 Ocak 2024 tarihli karşılaştırmalı yazımız, öngörülerimizi pekiştiriyor.
Luc Tytgat’ın önceki görev yerinin EUROCONTROL olduğunu belirtmek isterim. Mart 2011’de EUROCONTROL’e Direktör olarak atanmış ve daha önce Belçika Hava Kuvvetleri’nden sonra AB Komisyonu’nda Single Sky projesinde bölüm başkanlığı yapmıştır. Bu özgeçmiş, söylediklerinin önemini ve bizim öngörülerimizi doğrulamaktadır.
Sn. Tytgat’ın mevcut EASA görevinin sona ermek üzere olduğuna dair uyarılar olmuş olsa da, asıl dikkatimizi çeken, yaptığı açıklamalardır. Bu beyanlar, eski analizlerimizin doğruluğunu onaylama niteliğindedir ve önemlidir. EASA’nın, FAA’ya kıyasla daha az mali kaynaklara ve insan gücüne sahip olduğu vurgulanmıştır. Her iki kurumun benzer görevleri olmasına rağmen, bu büyük farklılıkların risklerini açıkça ortaya koymaktadır.
EASA’nın 800’e yakın personeli ve 2024 bütçesi için 248 milyon euroya karşılık, FAA’nın 40.000’den fazla çalışanı ve yaklaşık 20 milyar dolarlık bir bütçesi vardır. FAA, zaten dünyanın en yoğun hava trafiği sistemine sahiptir. Her iki kurumun da siber güvenlik ve saldırılara karşı çalışmaları önemlidir, çünkü bu çalışmalar havacılıkta yeni düzenlemeler ve şekillendirmeler doğurur.
EASA’nın yeni başkanı olacak Florian Guillerment’in umutları, 2026’da sona erecek olan mevcut EASA bütçesinin AB seçimleriyle artırılacağı yönündedir. AB kurumlarının EASA’nın bütçesini belirlediği göz önüne alındığında, FAA’nın hızlı karar almanın havacılıkta ne kadar önemli olduğunu anlaması gerektiği açıktır.
EASA ve FAA’nın ana görevlerinden biri olan sertifikasyon sürecine değinmek önemlidir. Çin’in C919’u için sertifikasyonun onaylanması gerekmektedir. Bu süreç her iki kurum için de zorlu olacaktır. Havacılıkta politikanın daima göz önünde bulundurulması gerekmektedir, özellikle Çin’in Airbus ve Boeing’e rakip olma potansiyeli göz önünde bulundurulmalıdır.
Son olarak, AB-Çin anlaşmasının etkileri ve EASA’nın onayı olmadan Avrupa’da uçuş yapılamayacağı gerçeği vurgulanmıştır. Aynı şekilde, FAA’nın onayı olmadan ABD’de uçuş yapılamaz.