HAVA SAHA YÖNETİMİ: ABD,AB VE TÜRKİYE

Dünya genelindeki en büyük, en yoğun, en işlek ve ekonomik olarak etkili iki devasa hava sahası, ABD ve AB/EU’nun bakış açılarına odaklanır. Bu yazının amacı, bu iki dev hava sahasının artı ve eksilerini inceleyerek, Türkiye’nin hangisinden örnek alabileceği ve neler öğrenebileceği konusunu ele almaktır. Konuyla ilgili en üst düzeyde etkili ve yetkili politikacılar ile sektör temsilcilerinin bilgileri, Türkiye’nin hava sahası yönetimini daha da geliştirmek adına değerli bir katkı sunabilir.

Hava trafik yönetimi, operasyonel ve ekonomik etkileriyle ticari hava taşıyıcıları üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Bu iki büyük sistem incelendikten sonra, Türkiye’nin hava sahası yönetimine nasıl daha iyi katkıda bulunabileceği ve geliştirebileceği konularını ele alacağız. Türkiye’nin hava sahası, ABD’deki gibi tek bir yönetim altında olmasa da birçok Avrupa devletinin birliğinden daha büyüktür. Ancak, uçak sayısı ve ekonomik etkinlik farklıdır.

Gelecekte bu konu daha da önem kazanacak ve bu yazı, dünyadaki iki dominant sistemin benzer teknolojileri ve operasyonel konseptleri kullanırken karşılaştığı zorlukları anlamak için yazılmıştır. Bu bağlamda, ABD’nin tek hava sahası ve tek yönetim idaresi ile nasıl yönetildiği, Türkiye’nin benzer bir sistemde nasıl başarılı olabileceği üzerinde durulacaktır.

AB/EU’nun yönetim yapısı, yaklaşık 40 farklı hizmet yöntemi içerir ve ekipman uyumsuzluğu, parçalanmış hava sahası yönetimi gibi farklılıkları barındırır. ABD, 2022/23 yılı itibariyle daha az hava trafik kontrolü ve merkezi ile daha fazla uçuş gerçekleştirmiştir. AB/EU’nun bölünmüş hava sahası, operasyonları, maliyetleri ve karar mekanizmasındaki gecikmeleri etkilerken, ABD’nin tek hava sahası yönetimi daha etkin bir sistem sunmaktadır.

Covid pandemisi sürecinde, dünya genelinde olduğu gibi, her iki büyük hava sahası da ikinci dünya savaşından bu yana görülmemiş bir düşüş yaşamıştır. 2023 yılı itibariyle hala Covid öncesi 2019 uçuş seviyelerine ulaşılamamıştır. Türkiye’nin ekonomik olarak tam anlamıyla gelişmediği bir dönemde, maliyetler ABD ve AB/EU kadar hassas bir konu olmayabilir. Ancak, bu bağlamda daha fazla analiz ve değerlendirme yapılmalıdır… devam edecek.

Scroll to Top